Alaçatı'nın sakin ve beyaz evlerinden birindeyiz. Yörenin eski Rum yapılarından ilhamını alan, tek kişilik bir dünya burası.
Dilara Başkan’ın Alaçatı’daki evindeyiz. 2009 yılında İstanbul’dan buraya taşınırken evin olduğu 530 metrekarelik araziyi ev sahibesi önceden satın almış. Dilara Hanım kendisine küçük bir ev hayal ederken, ziyarete gelecek arkadaşlarını, ailesini ağırlamak için de yeterli ve konforlu alanlar olmasını istemiş evde. Her ikisini aynı çatı altında toplamaya kalktığında ortaya çok büyük bir yapı çıktığından kendi evini ve konuklara ait olan yapıyı birbirinden ayırmaya karar vermişler. Evin mimarı bu soruna bir küçük bir de büyük bir yapı tasarlayarak çözüm getirmiş. Büyük ve küçük bina hem alt katta hem de üst katta bir köprü ile birbirine bağlanıyor. Böylece Dilara Hanım da hayaline kavuşmuş.
Büyük bina olarak bahsi geçilen yapı aslında o kadar da büyük değil. Üst katta bir ebeveyn yatak odası, bir banyolu misafir odası, zemin katta yaşam alanı, mutfak, çalışma bölümü, WC ve bir çamaşırhane/ardiye olarak kullanılan bir alan var. Üst kattan kemerli bir köprüyle bağlanan küçük binaya ise iki misafir odası ve bu odalar için bir banyo yapılmış. Bu küçük binanın hemen alt katı, girişi avludan olan, bağımsız bir bölüm şeklinde minik bir stüdyo daire şeklinde düşünülmüş. Bu bölümün içinde bir yatak odası, bir banyo, bir kitchenette, yaşam alanı ve bahçeye açılan minik bir terası var. Kışın kapalı tutulan bu küçük bina yazın yani evin kalabalık olduğu dönemlerde devreye giriyor ve tüm ihtiyaçlara cevap veriyormuş.
Veranda
Mutfağın hemen yanından arka terasa açılan kapı kahvaltı bölümü. Buradaki aksesuarlar, Mudo, Tepe Home, Harmony, Cumba, Ikea ve benzeri mağazalardan zaman içinde toplarlanmış. Masanın kenarındaki sedir standart bir yatak büyüklüğünde. Bu ferforje sediri ev sahibesi lokal bir demirciye kendi yaptırmış.
Sanatsal…
Emaye vazo Ikea, kahverengi çanak, Sakız adasında bir seramik atölyesinden, minik heykel Peru hatırasıymış
Dilara Başkan’ın Alaçatı’daki evindeyiz. 2009 yılında İstanbul’dan buraya taşınırken evin olduğu 530 metrekarelik araziyi ev sahibesi önceden satın almış. Dilara Hanım kendisine küçük bir ev hayal ederken, ziyarete gelecek arkadaşlarını, ailesini ağırlamak için de yeterli ve konforlu alanlar olmasını istemiş evde. Her ikisini aynı çatı altında toplamaya kalktığında ortaya çok büyük bir yapı çıktığından kendi evini ve konuklara ait olan yapıyı birbirinden ayırmaya karar vermişler. Evin mimarı bu soruna bir küçük bir de büyük bir yapı tasarlayarak çözüm getirmiş. Büyük ve küçük bina hem alt katta hem de üst katta bir köprü ile birbirine bağlanıyor. Böylece Dilara Hanım da hayaline kavuşmuş.
Büyük bina olarak bahsi geçilen yapı aslında o kadar da büyük değil. Üst katta bir ebeveyn yatak odası, bir banyolu misafir odası, zemin katta yaşam alanı, mutfak, çalışma bölümü, WC ve bir çamaşırhane/ardiye olarak kullanılan bir alan var. Üst kattan kemerli bir köprüyle bağlanan küçük binaya ise iki misafir odası ve bu odalar için bir banyo yapılmış. Bu küçük binanın hemen alt katı, girişi avludan olan, bağımsız bir bölüm şeklinde minik bir stüdyo daire şeklinde düşünülmüş. Bu bölümün içinde bir yatak odası, bir banyo, bir kitchenette, yaşam alanı ve bahçeye açılan minik bir terası var. Kışın kapalı tutulan bu küçük bina yazın yani evin kalabalık olduğu dönemlerde devreye giriyor ve tüm ihtiyaçlara cevap veriyormuş.
Veranda
Mutfağın hemen yanından arka terasa açılan kapı kahvaltı bölümü. Buradaki aksesuarlar, Mudo, Tepe Home, Harmony, Cumba, Ikea ve benzeri mağazalardan zaman içinde toplarlanmış. Masanın kenarındaki sedir standart bir yatak büyüklüğünde. Bu ferforje sediri ev sahibesi lokal bir demirciye kendi yaptırmış.
Sanatsal…
Emaye vazo Ikea, kahverengi çanak, Sakız adasında bir seramik atölyesinden, minik heykel Peru hatırasıymış
Yorum Gönder
Bi daha Bekleriz :)